UNESCO’nun 2009 yılında, İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne kaydettiği, Türk tiyatrosunu temsil etme özelliği ile de sinemanın başlangıç noktasını oluşturan 700 yıllık ‘Karagöz’ gölge oyunu, Bursa Uludağ Üniversitesi’nde (BUÜ) geleceğe taşınıyor.
BUÜ Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitim bölümü öğrencilerinin, Karagöz ve Kukla Oyunları Uygulama Araştırma Merkezi’nde (KARAKUM) seçmeli ders olarak aldıkları gölge oyunu eğitimiyle, kültürel mirasın öğretmenler eliyle gelecek nesillere aktarılması amaçlanıyor.
KARAGÖZ, AKADEMİK ALANDA DA TEMSİL EDİLİYOR
DHA’nın haberine göre UNESCO’nun 2009 yılında İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne kaydettiği ‘Karagöz’ gölge oyunu, BUÜ’de kurulan KARAKUM’da geleceğe taşınıyor. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören okul öncesi ve ilkokul öğretmen adaylarına ‘Karagöz’ gölge oyununun tarihçe, tasvir tasarım ve oynatma eğitiminin verildiği merkezde ‘Karagöz’ akademik alanda da temsil ediliyor. Tekniği, Orta Asya’da yaşayan göçebe Türklerin çadırlarda oynattığı ‘Çadır Hayal’ kukla oyununa dayanan ve yaklaşık 700 yıl önce Osmanlı döneminde Bursa’da Şeyh Mehmet Küşteri’nin çalışmasıyla Türk tiyatrosundaki yerini bulan ‘Karagöz ve Hacivat’, döneminin siyasi ve toplumsal olaylarına ışık tutarak, eleştirilerini perdeye yansıtıyor.
‘BUGÜNKÜ SİNEMANIN BAŞLANGIÇ NOKTASINI KARAGÖZ OLUŞTURUYORDU’
‘Karagöz’ün halkın yaşadığı sorunları duyurmak için araç olarak da kullanıldığını vurgulayan Karagöz ve Kukla Oyunları Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü ve BUÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. İbrahim Öztahtalı, ‘Karagöz’ün Avrupa’da Türk Tiyatrosu’nu temsil eden önemli bir tip olduğunu söyledi. ‘Karagöz ve Hacivat’ gölge oyununun, televizyon ve sinemanın temelini oluşturduğunu belirten Öztahtalı, “2009 yılında UNESCO, Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne Karagöz’ü ekleyerek Karagöz’ün artık dünya mirası olduğunu deklare etmiştir. Yüzyıllarca Bursa’da varlığını sürdüren Karagöz, geçmiş yıllarda İstanbul’da ve Anadolu’nun farklı kentlerinde seyirlik bir oyun olarak sahneye konuluyor ve tiyatro olarak biliniyor. Osmanlı Dönemi’nde Avrupa’da ‘Karagöz’ Türk Tiyatrosu olarak anılıyor. Birçok seyyah Anadolu’ya ve İstanbul’a gelerek Karagöz’ü izliyor. Karagöz, televizyon ve sinemanın biraz daha ilkel bir hali. Arkada bir ışık ve perdenin üzerinde hareket eden resimler, yani suretler. Aslında bugünkü sinemanın başlangıç noktasını Karagöz oluşturuyordu” ifadelerini kullandı.
‘İNSANLAR SÖYLETEMEDİKLERİNİ KARAGÖZ’E SÖYLETİRLER’
‘Karagöz’ün her dönem toplumun sağduyusunu temsil eden bir tip olduğunu söyleyen Öztahtalı, “KARAKUM’un amacı, bütün dünyaya Anadolu’dan, Bursa’dan çıkan bu 2 önemli tipi ve diğer tip arkadaşlarını tanıtmak. Çünkü Karagöz aynı zamanda Anadolu insanının sağduyusunu da temsil eder. Bizdeki eleştirel bakışın da bir ikonudur Karagöz. Çünkü insanlar söyletemediklerini Karagöz’e söyletirler. Eleştiremedikleri konuları perdeden Hacivat, Karagöz ve diğer tiplerle dile getirirler. Halkın sağduyusu olarak Karagöz, bütün insanların sesidir aynı zamanda. Karagöz’ü sadece Bursa ve Türkiye’de bilinir kılmak değil, bütün dünyada Karagöz’ü bizim bir parçamız olarak tanıtmak istiyoruz. Bu yüzden projelere imza atıyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol yaparak Karagöz’ü EBA TV sayesinde 18 milyon öğrencinin evine götürdük. Uluslararası bir kitaba imza attık ve bugüne kadar yapılan bütün Karagöz araştırmalarını bir kaynakça altında topladık. Bursa’nın geleneksel yemeklerini perdeden insanlara anlattık” dedi.
‘YÜZLERCE YILDIR VAR VE YÜZLERCE YIL DEVAM EDECEK’
‘Karagöz ve Hacivat’ gölge oyununun ve tiplerinin Osmanlı Dönemi’nde Şeyh Mehmet Küşteri’nin çalışmasıyla Bursa’da ortaya çıkığını ve Osmanlı Devleti’nin büyümesiyle farklı coğrafyalara yayıldığını aktaran ‘Hayali’ Nevzat Çiftçi, şunları söyledi:
“Uludağ Üniversitesi’nde KARAKUM bünyesinde, geleceğin öğretmenlerine ‘Karagöz’ü öğretmeye çalışıyoruz. ‘Karagöz’ün yok olması mümkün değil, yüzlerce yıldır var ve yüzlerce yıl devam edecek. Orta Asya’ya kadar giden bir tekniktir perde oyunu. Bursa’nın 1326 yılından sonraki döneminde, Osmanlı’nın payitaht ilan etikten sonrasında azınlıkların Ermeni, Yahudi, Kürt, Çerkez ne kadar insan varsa Türkçe bilmeden Türkçe konuşmaya çalışmalarının mizahıyla başlıyor Karagöz’ün dil komedisi. Osmanlı Devleti’nin 3 kıtaya yayılıp imparatorluk oluşu da Karagöz’ün bugünkü şöhretini getirmiş oluyor” diye konuştu.
‘AMACIMIZ 700 YILLIK ‘KARAGÖZ’Ü GELECEĞE TAŞIMAK’
BUÜ Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitim bölümü öğrencilerinin, seçmeli ders olarak aldıkları gölge oyunu eğitimiyle, kültürel mirasın öğretmenler eliyle gelecek nesillere aktarılmasının amaçlandığını belirten ve geleceğin öğretmenlerine, 700 yıllık ‘Karagöz’ü öğrettiklerine dikkat çeken Çiftçi, “Hayaliler, kendi dönemlerinde oyunu sürekli güncellemiştir, ‘Karagöz’ün Gelin Olması’ oyunu 500 yıl önce farklı oynanmıştır. Her dönemde farklı oynanan bir oyundur bu ve biz bugün daha farklı oynuyoruz. Öğretmen adayları gelecekte öğrencilerine anlatacak ve kim bilir onlar nasıl oynayacaklar. Karagöz’ü belki uzayda oynayacaklar, belki de Karagöz uzayda oynatılacak. Amacımız, geleceğin öğretmenlerine 700 yıllık Karagöz’ü, öğreterek geleceğe taşımak” dedi. (HABER MERKEZİ)