İran Yargı Erkine bağlı Mizan Haber Ajansında yayımlanan haberde, Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei’nin talimatıyla, “protesto davalarının süratle, adalet ve hukuka dayalı ve aceleci davranmadan soruşturulma sürecinin başladığı ve sanıkların yargılanmasına devam edildiği” belirtildi.
İdam cezasına çarptırılan kişi, “devlet kurumunu kundaklama, kamu düzenini ve huzurunu bozma, ulusal güvenliğe karşı açık ve gizli faaliyette bulunma, kamu malına kasten zarar verme ve yeryüzünde bozgunculuk yapmak”la suçlanıyor.
Haberde ayrıca Devrim Mahkemesi’nin 5 kişiye de “milli güvenliğe karşı suç işlemek, kamu düzenini ve huzurunu bozmak amacıyla açık ve gizli faaliyette bulunmak” gibi suçlamalarla 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası verdiği kaydedildi.

İran’daki gösteriler
Tahran’da 13 Eylül’de “ahlak polisi” olarak bilinen İrşad devriyeleri tarafından “başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle” gözaltına alındıktan sonra fenalaşarak hastaneye kaldırılan 22 yaşındaki Mahsa Emini’nin, 16 Eylül’de yaşamını yitirmesi ülke yönetimine karşı şiddetli protestolara yol açmıştı. Yaklaşık iki aydır devam eden gösterilerde çok sayıda kişi hayatını kaybetmişti.
Protestoculara istenen cezalar
Gözaltına alınanlara ilişkin iddianamelerin hazırlanmaya başlamasıyla birlikte ülkede göstericilere verilecek cezalar da tartışma konusu oldu.
İran Yargı Erki Başkanı Gulam Hüseyin Muhsini Ejei, 7 Kasım’da yaptığı açıklamada, “yargı sürecinde göstericilerle isyancıların birbirinden ayrılması gerektiğini” vurgulamıştı.
Ejei, yargı mensuplarından değerlendirmelerinde dikkatli olmalarını isteyerek “Yargı mensupları, son gösterilerde asıl isyancılarla suçsuz ve kandırılmış insanları ayrıştırmalı ve gerekli mekanizmalarla bu kişileri serbest bırakmalıdırlar” ifadelerini kullanmıştı.
“(Bu bildiride) Batı medyasının çizdiği yanlış çerçevenin aksine, ölüm cezasından bahsedilmiyor ancak insanların canını alan kişilerin ‘kısası’ vurgulanıyor. Başkalarının canına kıyanlara da ceza uygulanır. Protesto bahanesiyle insanların silahla öldürülmesi ve katledilmesi kabul edilemez.”